İçindekiler
MELTEM RÜZGARI
Meltem rüzgarı esti sineme,
Esen o şirin ile giderim.
Kokusu girdi gönül haneme,
Tüten o şirin güle giderim.
Kalabalıktı, beşerdi her yan;
Lapa lapa kar düşerdi her yan;
Gönülde bahar, yeşerdi her yan,
Cemal gösteren tüle giderim.
Nazlı bir eda, yar bakışıyla
Gönüle girdi hoş yakışıyla,
Zirveye çıktı dik yokuşuyla
Yorgun; o şirin yola giderim.
Sevda türküsü dudaklarımda,
Yarin hoş sözü kulaklarımda,
O’nun izi var yanaklarımda,
Aşkıyla halden hale giderim.
Aşkı söyleyen dile giderim,
Bütün varlığım ile giderim,
Yüksek dağları, uzun yolları
Duman eder menzile giderim.
AKŞAM KIZILLIĞINDA
Akşam kızıllığında yumup gözlerini,
Dosta doğru kanat açtın mı sen de?
Tozpembe yüzlerini, süzen gözlerini,
Seyredip, serden geçtin mi sen de?
Giderdim bir vakit, duyardım sözlerini;
Şimdi bulmak için koşarım izlerini;
Yaşarken böyle sönük nefeslerini,
Zorlayıp, kafeste bittin mi sen de?
Hasret narına yanarken derbeder,
Saraylar içinde olsan ne fark eder;
Sultansız saltanat beni kahreder,
Sevdanı kaybedip yittin mi sen de?
Bir engel var ki, çözülmez bilmece,
Dağlardan yüce, milimden ince;
Zindandayım dost; Göremeyince!
Sevenden firar ettin mi sen de?
Kalıp da baş başa dostla seherde;,
Yol aldın mı hiç dostla seferde,
Gafletin gönüle dolduğu yerde
Kahredip feleğe çattın mı sen de?
Uzaktayken yakın, yakınken uzak;
Cilvesidir yolun, bilinmez tuzak;
Kayınca bindiğin rotasız kızak,
Yönünü şaşırıp, yittin mi sen de?
GİZLİ SEVDA
Sevgi yürekte durur gizli
İçim derinden kurur, gizli
Verir kalplere sürur, gizli
Gizli bu sevda Cenab-ı Hakka.
O’nun rızası bir tek gayem,
Aciz kulluğum tek sermayem;
Naatım, münacatım, mersiyem
Gizli bu sevda Cenab-ı Hakka.
Bilmesin kimse, bilmesin ha,
Ne kadarmış sevgim Allah’a;
Nakşice giderim felaha,
Gizli bu sevda Cenab-ı Hakka.
Hakk’ın zikriyle yansın ciğerim,
Olmasın kula karşı değerim,
O’nu zikreder, O’nu överim,
Gizli bu sevda Cenab-ı Hakka.
Kulun bilmesi riya olur,
Hakk’ın rızası rüya olur,
Zikir kalplere ziya olur,
Nurlu bu sevda Cenab-ı Hakka.
Sevda yükünü götürmek zor,
Nefsin işini bitirmek zor,
Şükrü mideye yetirmek zor,
Zor olan sevda Cenab-ı Hakka.
Yücesidir O yücelerin,
Öncesidir hem öncelerin,
Hesabın bilir incelerin,
İnce bu sevda Cenab-ı Hakka.
En güzel isim O’na mahsus,
Esma-i Hüsna doksandokuz,
Şakire şükür ekmekle tuz,
Özde bu sevda Cenab-ı Hakka.
SENDE GÖRDÜM
Seyidim, Efendim ben bir hiç idim,
Gerçeği öğrendim, yoluna girdim.
Sendedir merhamet, sende keramet;
Nedir bu azamet; ben sende gördüm.
Yükümü indirdin, elini verdin;
Fenadan çevirdin, ukbayı gördüm.
Sendedir şeriat, sende tarikat;
Ayandır hakikat, ben sende gördüm.
Gönüller kaynadı, küfür koymadı,
İrşadı, cihadı ben sende gördüm.
Menzil’in nurudur, her an doludur,
Marifet yoludur, ben sende gördüm.
Fenayı, ukbayı, gördüm takvayı;
Hizmeti, davayı ben sende gördüm.
UKBAYA
Ela gözde yol göründü
Gider ukbaya, ukbaya;
Nur yüzünde nur göründü,
Güler ukbaya, ukbaya.
Ela gözlü yar göründü,
Bana ahuzar göründü
Fani dünya dar göründü
Gider ukbaya, ukbaya.
Deli gönül arasın da,
Bulsun kullar arasında;
Gözlerinin karasında,
Bakar ukbaya, ukbaya.
Ötelerin ötesine,
Gönül koydum birisine;
İltifat yok gayrisine,
Döner ukbaya, ukbaya.
Gönül dostun eşiğinde,
Aydınlandım ışığında;
Kirpiğinde ve kaşında,
Nazar ukbaya, ukbaya.
Hele Emin de sözünü,
Anlayan anlar özünü;
Sen gönüle koy közünü,
Yanar ukbaya, ukbaya.
KARA SEVDADIR
Gönlümdeki yük
Dünyadan büyük;
Yar’a sevdadır.
Verem de ne ki
Şu gönlümdeki
Yara sevdadır.
Yanıp kavrulmuş
Kalbe vurulmuş
Tuğra sevdadır.
Dünyamı yıkan
Kalbimi yakan
Kara sevdadır.
Bülbüller öter,
Bedeller öder,
Kara sevdadır.
Seherde bülbül,
Bahçelerde gül,
Bir’e sevdadır.
Aşkla inleyen
Titreyen beden
Nur’a sevdadır.
Hu çeken derviş
Yanar gidermiş,
Çıra sevdadır.
NELER UMARDIK
Neler umardık;
Kırkına vardık;
Gülmeden daha
Solduk, sarardık.
Aldattı fani,
Nefsimiz cani,
Gençtik biz hani?
Geçti dünyamız.
Esti bir hava,
Hoştu masiva,
Cennet istedik
Hem de bedava.
Kaydı yıldızlar,
Yüreğim sızlar;
İman cevherini
Çaldı hırsızlar.
Felekten tırpan,
Şeytandan kapan,
Bu nedir Rabbim
Çığ gibi kopan ?
DEMEDİM Mİ?
Ey divane gönül sana
Duramazsın demedim mi?
Nefsi tutup bir kenara
Vuramazsın demedim mi?
Hakka karşı yüzün kara,
Ara hadi derman ara;
Açık duran bunca yara,
Saramazsın demedim mi?
Yüzün yok ki gitsen O’na,
Aldırmadın acı sona,
Her durakta kona, kona
Varamazsın demedim mi?
Unutmuşun sen Allah’ı,
Yaptın bunca pis günahı;
Sevdan yoksa gönül şahı,
Göremezsin demedim mi?
YÜZSÜZ
Çalışmadı yattı,
Bol keseden attı,
Efendisin sattı,
Ücretini ister
Suçlu gibi durmaz,
Huzuruna varmaz,
Dalkavukça bin naz
Ülfetini ister.
Padişahtan uzak,
Elinde yok erzak,
Zerre kadar mazak,
Servetini ister.
Bir de kaçtı geri,
İşi Hak’tan gayri,
Cürmü etle deri,
Hürmetini ister.
Sanki dersin paşa,
Ele olmuş maşa,
Sultan olmuş haşa,
Halvetini ister.
Varamadı yaza,
Kısmete yok rıza,
Bak şu kaygısıza,
Cennetini ister.
SEVDAYI
Damla damla sundu bana,
Sevdiğim kaş, göz sevdayı;
Anlatıyor her insana,
İlkbahar, yaz, güz sevdayı.
Çeşit, çeşit sevda olur,
Kimi meyde çayda bulur;
Yerde bulur, Ay’da bulur,
Kalbin gözü öz sevdayı.
Alev sarar donmuş buza,
Huy bağışlar bir huysuza,
Aktarırlar ruhumuza
Saz sevdayı, söz sevdayı.
Yaşamaktan bıksan bile,
Ayrı bir zevk verir çile,
Ateşini bile bile
Dal gözüne, süz sevdayı.
EN SON
Bilseydi bu amansız
Zamanın olduğunu,
Görmeden uslanırdı
Benzinin solduğunu.
Alışılmış kaçamak
Gençken deli yaşamak,
Ömür boyu okşamak
Bilirdi bulduğunu.
Yitirmek var ucunda,
Sevap arar suçunda,
En son gördü avcunda
Nefretin dolduğunu.
Gençlik elden gidince
Eğlenemez gönlünce,
Saçlarını üzgünce
Fark etmez yolduğunu.
Hak’tan firar etmişken...
Şimdi pişman yürekten;
En son bildi tek kefen
Eksiği olduğunu.
YANLIŞ YOLDA
Bu yolda ne ışık, ne de umut var;
Umutlar ufkunda kara bulut var.
Uğradığım yerde normal bir şey yok,
Yalnız tanrılaşmış üç-beş put var.
Bunun çevresinde salya akıtan,
Gözleri üstümde bir çok haydut var.
Ac, ac bakarken bu sinsi hayvanlar,
Korkuya ne ölçü, ne bir hudut var.
Patika, patika bu yanlış yolda
Peşimden kopmayan bir de tabut var.
Dehşete getiren bunlardan hariç,
Ne gökte çizgi, ne yerde boyut var.
Emin’i al ya Rab bu meçhul yoldan!
Buraya getiren hain komut var.
HAYDİ SOFİ
Sözler söyler tasavvufi,
Kalbi çeker zikr-i hafi;
Fenada cism-i tarifi
Haydi sofi, aman sofi.
Menzilinde bermurad ol,
Dost nuruna gark-ı şad ol,
Çeşm-i nurla, aşkıyla dol,
Haydi sofi, aman sofi.
Bir gül buldun kokluyorsun,
Sırdır diye saklıyorsun,
Sen bunları haklıyorsun,
Haydi sofi, aman sofi.
Havatırdan oldun cüda,
Dost eylesin seni Hüda,
Sen yatmazken el uykuda,
Haydi sofi, aman sofi.
Rıza-yı Hak maksadındır,
Güller dermek hasatındır,
Cennet senin fiyatındır,
Haydi sofi, aman sofi.
Riya yoktur ahvalinde,
Dosta varmak hayalinde,
Aklın O’nun cemalinde,
Haydi sofi, aman sofi.
GÖNÜL ARZUSU
Sen çok yakınsın, ben uzaktayım;
Bir ışık gönder, sana varayım.
Sana varmaktır gönül arzusu,
Bitmiyor yolda küfür korkusu.
Muhtacım Sen’in nurlu ufkuna,
Gec oldu ama vardım farkına.
Burnuma gelir sultan kokusu,
Perde oluyor gaflet uykusu.
Şeytanlar bana takmış ağını,
Bozmaya kalkar gönül bağını.
Bunca engeller beni oyalar,
Nefsin işidir, bitmez boyalar.
Münkirdir nefis, gönül arzular,
O’nun havzuna akıyor sular.
Muradım oldu cemalin görmek,
Yüzümü sürüp, gönlüne girmek.
Gavs’ımızdır sultan aleme,
Koymak isterim O’nu gönlüme.
KİTAB-I MUKADDES
Sensiz bu dünyada kaybolur giderim,
Benliğimi ancak Sen’de bulmuşum ben.
Sen’le berraklaştı bulanık hislerim,
Aşkı yaprak, yaprak Sen’de bulmuşum ben.
Ey! Muciz-ül Beyan, Kitab-ı Mukaddes,
Cezbe-i aşkına bu nefsim dedi: pes!
Sen taşkın gönlüme bir altından kafes,
Bir Hakim-i Mutlak Sen’de bulmuşum ben.
Dünyaya gelmenin ne imiş maksadı?
Sen’in feyzin ile bu gönlüm anladı.
Aşkınla erimek Emin’in muradı,
Kararmayan afak Sen’de bulmuşum ben.
İÇİMDE
Işık, mehtap aramam,
Mehtap benim içimde.
Gönül aşka oldu ram,
Kitap benim içimde.
Gönlüm aşka açmışım,
Candan, serden geçmişim,
Sanma şarab içmişim,
Şarab benim içimde.
Her yanımı aşk sarsın,
Yansın tenim, sararsın,
Güneş gibi sen varsın
Ya Rab benim içimde.
DOSTLA YAPTIĞIM SOHBETİMDE
Dostla yaptığım sohbetimde
Haller konuştu, diller sustu;
Öyle daldım ki gözlerine,
Gözler konuştu, diller sustu.
Diller bu aşkı anlatamaz,
Gönül haykırdı avaz, avaz;
Rüzgar mızraptır, saçları saz,
Teller konuştu, diller sustu.
Aşkı tasdikler yanakları,
İtiraf etti dudakları,
Kenetleyince parmakları,
Eller konuştu, diller sustu.
Dilim titreyip lala döndü,
Bu sessiz sohbet bala döndü,
Kalpler açılıp güle döndü,
Güller konuştu, diller sustu.
Aşkıyla göğsü mağrurlandı,
Susayan gönül yağmurlandı,
Savrulan küller uğurlandı,
Seller konuştu, diller sustu.
GÜNDE GEL BAHÇEYE
Ardım sıra sen de gel, sen de gel bahçeye;
Süs verelim güllerle mehtaplı geceye;
Hoş mehtaba bu aşkı inceden inceye,
Nakşedelim in de gel, in de gel bahçeye.
Zakirin olmuşum yar, zikreder dururum;
Aşkın ile yanarım, dört mevsim kururum;
Kurusam da bu aşkım gönlümde gururum;
Dön hasretten vuslata dön de gel bahçeye.
Ayrılıktan, hasretten bahsetme orada,
Kederleri yen de gel, yen de gel bahçeye.
Bir tereddüt, mutsuzluk hissetme orada,
Aşkın ile yan da gel, yan da gel bahçeye.
Gürültü dinsin de gel,
Işıklar sönsün de gel,
Bu rüzgara bin de gel,
Bin de gel bahçeye.
Yıldız gördüğünde gel,
Onunda, dördünde gel,
Geceleri günde gel,
Günde gel bahçeye.
HAZAN RÜZGARLARI
Ne olursun çabuk gel, çabuk gel yanıma;
Bir günde esiverdi hazan rüzgarları.
Parsel oldu duygular, gazel oldu umutlar;
Sonsuzluk hissi verdi hazan rüzgarları.
Abıhayat umduğum bir takım umudun,
Sapını kesiverdi hazan rüzgarları.
Baksana ah! Ne oldu? Bir dünya bozuldu,
Harabe süsü verdi hazan rüzgarları.
DOSTA DÖNÜŞ
Saniyeler zamanı tutup kemirirken,
Vahlar düştü yerlere her kırpıntısında;
Gafletle geçti ömrüm nefsim tepinirken,
Küfre daldı sersem her kalıntısında.
Nefsin bitmez arzusu sığmadı aleme,
Sürükledi yıllardır, bakmadı halime;
Siyahları çirkefçe doldurdu kalbime
Vahlar düştü yerlere her sarsıntısında.
Gavsımı görünce gizlendi sinsice,
Yerleşti gönül dostu kalbime nakşice;
Faniye dönen nefis, hallerin gör nice,
Eriyip gitti artık nur akıntısında.
Hamd-ü sena Rabbime gösterdi çareyi,
Gönül dostum tedavi edecek yareyi.
Allah diye çalışır sofinin yüreği
Ömür geçsin nakşinin bu akıntısında.
HAYRANIM
Ben gavsıma hayranım
Kurban olsun bu canım
O’nu görmek bayramım
Nur boyanır her yanım.
Yaşantım bir kabustu
Gafil nefsim tam sustu
Kurban olsun bu canım
Benim şeyhim Hak dostu
Menzil başka alemdir
Suyu sanki zemzemdir
Ben gavsıma hayranım
Gidip gelmek gayemdir.
Seydam benim tacımdır
Derdime ilacımdır
Kalbim O’na mülk oldu
Dünyam bir kiracımdır.
Himmeti var her yerde
Dermandır O her derde
Görür gibi olurum
Her gecede, seherde
İşte böyledir durum
Herkes bilsin diyorum
Kamil mürşit Hak dostu
En gerçekçi bir yorum
Haktır diye koşanlar
Orda burada şaşanlar
Gelsin Gavsi Sani’ye
Anlamayan tam anlar
Giden bir kez görüyor
Nakşi yoldan yürüyor
Münkirleri geride
Cefasını sürüyor.
Dergahına girmeli
Hakka gönül vermeli
Kalbe ekip tohumu
Derdikçe de dermeli
ÖZLEDİM
Ben Menzil’e gidiyorum
Sultanımı çok özledim
Dua niyaz ediyorum
Sultanımı çok özledim
Asasını sarığını
Çorbasını kaşığını
Gönüllere ışığını
Sultanımı çok özledim.
Duramadım sabırsızım
Orda diner gönül sızım
Hemen yola çıkmam lazım
Sultanımı çok özledim.
Acı, tatlı bir sözünü
Nur fışkıran nur yüzünü
Kalpler eriten gözünü
Sultanımı çok özledim.
Kardır derim kavuşmaya
Ateşiyle tutuşmaya
Ar duyarım konuşmaya
Sultanımı çok özledim.
Gitmek nasip olacak mı
Bana kucak açacak mı
Gönül murat alacak mı
Sultanımı çok özledim.
Sultanıdır mü’minlerin
Varisidir Peygamber’in
Düşünürüm derin derin
Sultanımı çok özledim.
HAYDİ GİDELİM
Menzil’e giden menzile erer,
Aşk bahçesinden gülleri derer.
Şerlere karşı kol, kanat gerer,
Haydi gidelim sultanımıza,
Kıymadan nefis bu canımıza.
Bu hoş havayı içimize çekip,
Hak rızasıyla yollara çıkıp,
Hak rahmetine şöyle bir bakıp
Haydi gidelim sultanımıza,
Kıymadan nefis bu canımıza.
Nur deryasına dalalım biz de,
Kamil mürşidi bulalım biz de,
Hak rahmetinden alalım biz de,
Haydi gidelim sultanımıza,
Kıymadan nefis bu canımıza.
Rasulümüz’den emanet almış,
Tabi olmayan divane kalmış,
Yalan dünyada kime ne kalmış?
Haydi gidelim sultanımıza,
Kıymadan nefis bu canımıza.
1996
ACEMİCE ARZ-I HAL
Acemice yalvarırım
Birisine kul eyleme.
İçindeysem ben bir aşkın,
Densizlere pul eyleme.
Orta yerden kaldır beni,
Güle kondur, güldür beni;
Lakin aşkla doldur beni,
Uzaklarda lal eyleme.
Elemlerim alem oldu,
Mesrur kalpte matem oldu,
İnsin rahmet, çilem doldu,
Nazan eyle, el eyleme.
Emin sana yalvarıyor,
Günahkar bir kul varıyor;
Uzun arz-ı hal varıyor,
Zamana tellal eyleme.
29.11.1987
KALBİN ÖFKESİ
Hasretim sana öyle büyük ki…
Olamaz bunun daha ötesi.
En şiddetlisi budur hasretin,
Çaresiz kalbin azdı öfkesi.
Kalbin öfkesi sana değildir,
Açılan elim buna delildir,
Çaresiz kaldı, ondan sefildir,
Çünkü sevdiğim cismin ötesi.
Mevlana gibi bir aşkım olsa,
Ten buğday gibi sararıp solsa,
Kül olup gitse, ya da kaybolsa…
Çözülür belki kalbin öfkesi.
Kalbin öfkesi sana değildir,
Açılan elim buna delildir,
Çaresiz kaldı, ondan sefildir,
Çünkü sevdiğim cismin ötesi.
30.11.1987
RAHMETİNLE AL CENNETE
İstemeye yüzüm yoktur,
Rahmetinle al cennete;
Hayır dolu özüm yoktur,
Rahmetinle al cennete.
Korkum büyük, ümit sende,
Al gönlümü erit sende,
Eğer ben bir reşitsem de
Rahmetinle al cennete.
Cihat ersem, ölsem erce,
Amel etsem senelerce,
İman gider hercümerce,
Rahmetinle al cennete.
Emin seni tınmayalı,
Geldi geçti yıllar yılı;
Günahkar kul sana bağlı,
Rahmetinle al cennete.
25.03.1988
BİLEMEDİM-I
Kime desem… neyi desem;
Nasıl desem bilemedim.
Şu fanide dertmiş hissem,
Kime küssem, bilemedim.
Çoktur derdim anlatacak,
Dinleyen yok beni ancak,
Hangi iklim yaşatacak,
Nere bassam bilemedim.
İsyan etmek haddim değil,
Ben bir kulum, hakim değil;
Lokman bile hekim değil,
“Aşk” mı desem, bilemedim.
Mart 1988
BEN SEN OLMUŞUM
Ben sana benden yakın,
Ben sende, sen olmuşum.
Sen kalbimde toz pembe,
Aşka “desen” olmuşsun.
Bir yangını söndürdün,
Beni yoldan döndürdün;
Başına gül kondurdun
Sen bir “esen” olmuşsun.
Sende aşkın tadı var,
Dindi bütün sızılar.
Ilgıt, ılgıt bir rüzgar…
“Ağrı kesen” olmuşsun.
Ben, bendimden taşmışım,
Bir gezegen olmuşum.
Sen, ruhuma işlemiş;
Bende düzen olmuşsun.
14.08.1987
GEL DE SUSTUR
Galebe çaldı duygum akla,
Aşkta hem mesrur, hem meyustur.
Susmuyor gönlüm sensiz asla,
Ey dost merhamet, gel de sustur.
Bu marifet Sana mahsustur,
Asi kalbimi gel de sustur.
Hep terk edildim, sevdim yine;
Ölsem de bu aşk dönmez kine;
Kim katlanır ki böylesine,
Geçen her anım bir kabustur.
Bu marifet Sana mahsustur,
Asi kalbimi gel de sustur
İsyanlarım hep kederedir,
Burada gönül biçaredir,
Bilirim sitem boş yeredir,
Asi kalbimi gel de sustur.
Bu marifet Sana mahsustur,
Asi kalbimi gel de sustur
24.07.1987
BEYHUDE
Ne dünyada var servet,
Ne kurtuldu ahiret.
Çektim bunca eziyet
Geçti yıllar, beyhude.
Dünya hırsı ahreti,
Yokluk aldı serveti.
Huysuz kalbin hasreti
Yaktı; küller beyhude.
Üzgün gibi, şen gibi;
Arza dalıp han gibi,
Çoğu gelip ben gibi,
Öldü kullar; beyhude.
Nefsin olduk kölesi,
Bitmiyor hiç hilesi.
Kel kafanın böylesi,
Döktü kıllar, beyhude.
Kulum der mi Hakk bana,
Bir Hakka bak bir bana…
Kader! Bir mum yak bana,
Dost el sallar, beyhude.
Verdiğini Hakk ister,
Temiz verir, pak ister;
Çok verir de tek ister,
Soldu güller, beyhude.
15.04.1987
BELL’OLUR
Bell’olur yarın, bell’olur gör;
Allah’a gönül verenler kim?
Ne amel yapmış, ne bulur gör,
Aşk bağından gül derenler kim?
Kebair kimde, ziya kimde?
İhlas kimdedir, riya kimde?
O Rasul-ü Kibriya kimde?
Zirve-i aşka erenler kim?
Mevlana gibi, Yunus gibi
Kim hakikat-ı aşk sahibi?
Mülksüz dünyanın bir garibi
Ama zirveye varanlar kim?
13.03.1986
MİNARELER
Gökleri delercesine
Haykırıyor minareler.
Yurdumu ercesine
Savunuyor minareler.
Şehadeti yurdun budur,
Memleketimde okunur.
Tevhit yazılmış, yazı nur!
Zikrediyor minareler.
Maziden söyler atiye,
“Yurdumu sokmayın kötüye,
Benzetemezsin batıya!”
Bak! Söylüyor minareler.
Küfre çekmiş iman Seddi,
İmanlıdır Türkün ceddi;
Bizi yıkmak kimin haddi!
Uzanıyor minareler.
Ay-yıldızım gökyüzünde,
Cümle alemin gözünde,
Tevhidi sarar özünde,
Şahitleri minareler.
Nur fışkıran Hakk ırmağı,
Yurdun şehadet parmağı,
Kesmeyecek haykırmağı
Hakkı söyler minareler.
15.08.1985
CEHENNEME HASRET
Ey günahkar! Ey günahkar!
Ahiretten kaybetmekle
Nedir anlamadım edilen kar.
Düşün ki bir hünkar;
Sen onun vatandaşı.
İsyanla bir dikersin,
Sonra eğersin başı.
Yine isyan edersin!
Dinmez vicdanın sızlayışı…
Yine eğersin, yine isyan edersin!
Düşün ki o hünkarı…
Seni nasıl affetsen.
O gösteriyor nurları…
Sen cehenneme hasretsin!
31.05.1987
RUHANİLER ALKIŞLADI
Esrar dolu aşkımı
Mahbub’um bağışladı.
İfade-i şarkımı
Nuraniler alkışladı.
Od’a attım gönlümü,
Göze aldım ölümü,
Uçurdum hep külümü,
Zebaniler alkışladı.
Mürşidimin irşadı
Bütün arzı kapladı,
Öyle büyük ki sevda
Ruhaniler alkışladı.
15.11.1987
İTİRAF
Bu öyle bir itiraf ki…
Sana aşık olamadım.
Gönül öyle bitaraf ki…
Bir tanışık olamadım.
Yarım, yarım duygularım,
Bu hallerdir korkularım;
Kadir Mevlam, ulularım!
Hakk’tan ışık alamadım.
İşte böyle zayıfım ben,
İstenmeyen sınıfım ben,
Ne derviş, ne arifim ben,
Alnı açık olamadım.
Çok hamım pişemedim,
Dost yoluna düşemedim,
Affet rabbim, yaşamadım,
Sana aşık olamadım.
Kasım-1987
ÖĞÜT
Gelen elbet
Gider dostum.
Mal, mülk, servet
Biter dostum.
Ölüm haktır,
Kul ufaktır,
Bir aşk yaktır
Kalbe dostum.
Faniye sen
Hoş demeden,
Aşka desen,
Gül ol dostum.
Hakikati
Öğren kat’i;
Gör hayatı
Anla dostum.
Her şeye hak
Demeden bak,
Tam anlamak
Gerek dostum.
Ebediyet
Vardır elbet,
Biraz sabret,
Gayret dostum.
Kula kulluk,
Zarfa pulluk,
Küfre yolluk
Olma dostum.
Kullan ne ki…
Koşma şirki,
Bırak şek’i,
İnan dostum.
Dünya nedir?
Bir hanedir,
Viranedir,
Göçer dostum.
Ne renk postun?
Nedir kastın?
Kimdir dostun?
Söyle dostum.
Bakma ele,
Her güzele;
Küfre hele
Düşme dostum.
Dünya, ahret,
Haya, iffet;
Öğren, öğret
Aman dostum!
04.01.1988
NAMAZ
Hakkı tanı, dur namaza ey nefis!
Şu anda için günah, dolu çok pis.
Başta öyle halis bir niyet et ki…
Şeytan sana vermesin hiçbir etki.
Kıbleye tekbir al, Allah-u ekber!
Kal baş başa sen Allah’la beraber.
Elhamdülillehi rabbil alemin,
Allah’ın görür, her şeyden ol emin.
Huşu ile okuyunca bir sure,
Sen fark etmeden geçer uzun süre.
Aşkla aksın gözyaşın dizim, dizim…
Rükuda, sübhanerabbiyelazim.
Allah-u ekber diye var secdeye,
Hak için değsin alnın seccadeye.
Bedenen değil, imanınla büyü,
Oturunca oku Tahiyatü’yü.
Selam vermeden önce huşu ile,
Sağ-soldaki melaikeyi dinle.
Selamla; o da verir manen cevap,
Sağdaki melaike yazar sevap.
Sola da ver, silinsin bütün günah,
Selamün aleyküm verahmetullah.
Namazın Hak kabul etsin ey nefis!
Ebede var, olma dünyaya hapis.
Nurlandın artık sen, için tkertemiz,
Yoktur küfürden, lekeden iz.
23.11.1984
SENİ ANLATMAYA
Yetmiyor ki edebiyat
Seni, seni anlatmaya…
Hiç kalıyor paha, fiyat
Seni, seni anlatmaya.
Bunca şiir var yetersiz,
Övgüler de sana yersiz,
Dünya zaten hep değersiz;
Seni, seni anlatmaya.
Sen güzelsin, en güzelsin!
Her şeyinle sen özelsin,
Başaranlar tezce gelsin
Seni, seni anlatmaya.
Ne çizim yeter, ne resim,
Hep varlıklar, bütün cisim…
Ölesim gelir ölesim
Seni, seni anlatmaya.
Çünkü sen ey Hak Resulü,
Tüm âlemin bir tek gülü,
Kifayetsiz aşk bülbülü
Seni, seni anlatmaya.
23.09.1984
NEFSİMLE SOHBET
Ey beni küfre çeken nefis
Çöplükte etsem seni hapis
Etsem de niyet, Hakka halis
Yine “Ben!” dersin karşımda sen.
Lanetle sana bir haykırsam,
Eskiler giyip seni kırsam,
Benden bu beni de kaldırsam,
Yine “Ben!” dersin başımda sen.
Sağ elimle Kur’an’ı tutsam,
Seni alsam, yerlere atsam,
Benliğimi bende unutsam,
Yine “Ben!” dersin içimde sen.
Varıp Allah’a, kılsam namaz,
Aklım huzurdan gider, durmaz;
Sen ki iblisten daha kurnaz…
Yine “Ben!” dersin peşimde sen.
Aklımı çeler götürürsün,
Zevkinle beni öldürürsün;
Sen bu dünyada kurnaz körsün,
Yine “Ben!” dersin işimde sen.
İsyan ettirirsin Allah’a,
Sokarsın kulları günaha,
Bitse, kalmasa ömrüm daha
Yine “Ben!” dersin içimde sen.
Gözyaşım aksa sicim sicim,
Ağlasam dursam Allah için,
Sırıtırsın da biçim biçim,
Yine “Ben!” dersin yaşımda sen.
Ağarsa doğru yolda saçım,
Hep sen olursun yine sancım,
Kur’an okurken çökse kaşım,
Yine “Ben!” dersin kaşımda sen.
Canımı artık Hakk’a versem,
Cesedimle toprağa girsem,
Kabrime gelip sersem, sersem
“Benim!” der misin taşımda sen!
08.01.1985
ARZ-I NEFS-İ HAL
Cürmümden çok ziyadedir
Ya Rab benim günahlarım.
Nefsim sultan, içimdedir
Çok zalimdir, ben ağlarım.
Sana layık gönül tahtı,
Nefis şeytan benden kaptı,
Taşıyamaz Arap atı
Kamyon kamyon günahlarım.
Sana asi şu nefsimden,
Nefsim için merasimden,
Kulu yanıltan cisimden
Koru ya Rab! Kulun eyle;
Hilal yaptı günahlarım,
İmanımı dolun eyle.
Tövbe etse yine bozar,
Benim nefsim çok günahkâr;
Kılmaz sözde hiçbir karar
Artar her gün günahlarım.
Zevk-i şerden kopamadım,
Çeşm-i aşkı yapamadım,
Kulun gibi tapamadım,
Tövbe bozar tamahlarım.
Küfre teşvik maddelerden,
Fuhuş dolu caddelerden,
Dört gösteren şeddelerden
Kurtar ya Rab! Kulun eyle.
Hilal yaptı günahlarım
İmanımı dolun eyle.
04.04.1987
NE SANDIN
Gurur yok diyen gururlu gardaş,
Beni serseri, ağır mı sandın?
Kusur yok diyen kusurlu gardaş,
Beni dilsiz ve sağır mı sandın?
Bizde yer yoktur nefse esire,
Benliğimdeyim ben uymam asıra;
Hakka bağlıyım, tapmam beşere,
Sen beni doymaz, sığır mı sandın?
Uydun faniye, baktın keyfine,
Dinim diyerek çok vurdun dine;
Yolun ne sinin, ya hedefin ne?
Dünyaya daldın, ahır mı sandın!
Giydin sükse için keyf ile,
Yapıyor gibi sanki defile,
Bir gün anlarsın ama nafile…
Dünya zevkini uğur mu sandın?
Giyilir elbet o beyaz kefen,
Kabirde devam eder “şerefe!”n
Allah katında zerre kalır fen,
Her yeni keşfi çığır mı sandın?
14.01.1985
BAHTİYAR GÖNÜLLÜ İHTİYAR
Çevir tespihini, çevir ihtiyar,
Tertemiz kalbini eyle bahtiyar.
Nur yüzlerini huriler yıkar.
Dökülüp azalan beyaz saçların,
Gözüne yıkılan sayrek kaşların,
Şu tespihindeki bütün taşların
Amellerin için ifadesi var.
İster genç, ister ihtiyar
Yapılan amellerin hesabı var.
Kimin gönlü ise daha çok bahtiyar,
Onun için mutluluk var.
Çevir tesbihini,
Mutluluk bekler seni.
Genç bir gönlün var
Bahtiyar gönüllü ihtiyar.
17.04.1983
KUL OLMAKTIR GAYEMİZ
Rabbim bizi göndermiş,
İki yolu göstermiş;
Bizden bir şey istermiş,
Kul olmaktır gayemiz.
Gönül olsun bir mescit,
Ya bir gazi ya şehit,
Geçsin diye mücahit
Yol olmaktır gayemiz.
Cihat edip ilerle
Hakka aşık neferle,
Zarf üstünde zaferle
Pul olmaktır gayemiz.
Fani dünya zahiri,
Hakikattir ahiri;
Hikmetli söz mahiri
Dil olmaktır gayemiz.
Tesanütle yan yana
Dua edip Rahman’a,
Dönüşecek ummana
Sel olmaktır gayemiz.
Güllerini derip de,
Kalbi O’na verip de,
Ateşine girip de
Kül olmaktır gayemiz.
Aşık hakka uçacak,
Hak bağında açacak,
Neşe, koku saçacak
Gül olmaktır gayemiz.
21.07.1985
NEFSE NASİHAT
Gençliğe güvenip dalalete dalma,
Bu gençlik kısadır, ömrün üçte biri.
Kısacık dünyada günahtan zevk alma,
Dünyayı sanma tek, düşün bir kabiri.
Kıyasla nasıldır şimdi ile ezeli,
Bu asır insafsız, insanları deli,
Kabir baraj olmuş, akar insan seli,
Sanma toprak oldu; her an ruhlar diri.
Uydurma sakın ha İslam’ı zamana!
Elindeki cevheri bırakma yabana!
Onu da sel alır, karışır ummana,
Zalim olur sonra zamanın ahiri.
Emin sana derim, bir kulak versene!
Mevla’ya varıp da kemale ersene,
Sorulacak senden harcanan her sene,
Gözün aç dinle bir Kur’an-ı Kebir’i.
02.11.1982
BEŞ VAKİT NAMAZ
Sonsuz gizli hikmet var beş vakitte,
Tekerrür eder her yevm-i ceditte.
Muti olmayanlar nar-ı şeditte,
Farz kılınmış haktan beş vakit namaz.
Akla doğum, bahar, vakt-i haşir,
Arzı altı günde yaratan gelir.
Sabah namazıdır salat-ı fecir,
Farz kılınmış haktan bu vakit namaz.
İnsan tefekküre dalar durur da…
Başka nevi hikmet vardır zuhurda;
Sanki ömür yarı, yaz vardır burda,
Farz kılınmış haktan bu vakit namaz.
Vakt-i asra bak, kula birçok ders var,
Beyne asr-ı saadet ve güz sızar,
Ahir ömrün diye ediyor ihtar,
Farz kılınmış haktan bu vakit namaz.
Gurupta görünür başka ihtişam,
Mevti haykırıyor sonunda akşam,
Rabteyle kalbini, nurdandır kuşam,
Farz kılınmış haktan bu vakit namaz.
Kılınca yatsıyı, sonra vitiri,
Zikrin nuru aydınlatır zakiri,
Kışı andırır karanlık zifiri,
Farz kılınmış haktan bu vakit namaz. 12.02.1986
BU AY (RAMAZAN)
Oruç tut ki bu ay kardeş
Kabarmış nefsin kırılsın.
“Buldum” deme rızkı beleş,
Sarhoş nefsin tam ayılsın.
Oruç tut ki sen ey mümin!
Anlarsın bu âlem kimin?
Kimdir lütfeden kerimin?
Kalbin O’na tam sarılsın.
Oruç tut ki ey Müslüman!
Kuvvet bulsun zayıf iman.
Melek gibi olur siman…
Kâfirle mümin ayrılsın.
Oruç tut ki delikanlım
Şeytan atamasın çalım.
Yarın müflis olmayalım,
Oruçla Hakk’a varılsın.
On bir ayın sultanı bu,
Hatırlatır ustanı bu,
Müminlerin bostanı bu,
Bu ay Hakk’a yalvarılsın.
06.06.1984 (6 Ramazan)
GÖNÜL ÇIKIP TENDEN
Gönül çıkıp tenden
Uçup gitmek ister.
Bıkmış gibi benden
Kaçıp gitmek ister.
Gördü bunca cefa,
Darmadağın kafa;
Kanadı son defa
Açıp gitmek ister.
Dünyadan ne buldu?
Hep küfre sokuldu;
Gönül bir yol buldu,
Göçüp gitmek ister.
Zerre kadar iman
İstediği Hakk’tan;
Vazgeçti de çoktan
İçip gitmek ister.
Dünya zevki zulüm,
Cefakâr bu gönlüm;
En güzel bir ölüm
Seçip gitmek ister.
Ne uçak ne taksi,
Hepsinin tam aksi;
Koyup burda nefsi,
Uçup gitmek ister.
Şöhret, mal-mülk retti,
Hakk’a kulluk haddi,
Küfre iman setti
Açıp gitmek ister.
16.07.1985
HAY’DAN GELİR HU’YA GİDER.
Benim yolum vahdet yolu,
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
Yoktur bunun sağı, solu…
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
Arzdan arşa, ırktan soya…
Bilsin bunu, herkes duya!
Bir can verdi damla suya,
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
Can emanet, O’nun bilin,
Elin, kolun, gözün, dilin…
Anan, baban, tek sevgilin
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
Ruh girmiş de bir bedene,
Ne mutludur zapt edene;
Yaşayandan mevt edene
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
“Dünya sondur sanma sakın
Bilmelisin ölüm yakın;
Ahrete yol akın akın…
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
Son nefeste bir şahadet
Ahrette tek saadet.
Yanlış gitme; bak, dikkat et!
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
Hayy: yaşatan; Hu: Allah’tır;
O’na kulluk tek felahtır.
Maddeye aşk çok günahtır,
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
İsyan eden, sitem eden,
Cana kıyıp matem eden,
Dünyaya ömrü yem eden,
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
Hayyül kayyüm Hakk’a kulum,
Kabre kadar param, pulum;
Malım, mülküm, kızım, oğlum…
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
Madem geldik bu dünyaya,
Mecburuz hep kul olmaya;
Yerden göğe; günden aya…
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
Emin’im bak! Kalbin açıp
Ders al sen de şöyle bakıp;
Gidenleri sanma kayıp,
Hayy’dan gelir, Hu’ya gider.
28.08.1985
DUPDURU
Şu nefsimden kaçabilsem
Yaşamak kolay olur,
Hak şarabın içer isem
İbadet halay olur,
Nefse eser düşer isem
Tüm ömrüm zay olur,
İmanımla göçebilsem
Kabir bir saray olur.
Ya Rabbim! Kör nefsimin
Belasından beni koru.
Bir ömür diler Emin,
Kirden ırak, dupduru.
08.10.1984
FIRSAT
Bakıp da dünyanın keyfi haline
Fanidir aldanma zevki aline.
Hayata bak, benzer su misaline.
Kafayı yoran anlar, nedir maksat?
İmtihandasın bak, fırsat bu fırsat.
13.11.1984
YA RABBİM
Ya Rabbim bana da
Gösterecek misin cemalini?
Cehennemde sonsuza dek
Yananlar eyleme beni.
Sen Halıksın, alt üst edersin
Dünyanın şu halini;
Mahşerde bana
Şefaatçi kıl peygamberimizi.
Günahkârım biliyorum,
Şu fanide yoktur kârım.
Düşünmedim dünyada
Ne ararım, neye yararım?
Hakikat apaçık,
Ben hala hakikati ararım,
Bir an uzak eyleme Rabbim
Benden rehberimizi.
Bir biçareyim huzurunda,
Miskin adem oğluyum;
Yedim, içtim kulluk dışı,
Sonsuz günahla doluyum;
Şimdi ise hayatın sonunda
Eyvahla doluyum;
Kulum deyip,
Kabul eder misin tövbelerimizi.
24.12.1983
REÇETE – TAVSİYE
Tevhidi sık sık tekerrür et,
Ta ki iman kuvvet bulsun.
Rabıta ile tefekkür et,
Aklın hayattan ibret bulsun.
Her yerde vahdet anlaşılır, gör;
Kim görmüyorsa o bence kör;
Kıymet bilmeyip gören nankör;
Gönlün huzuru zikret bulsun.
Tereddüde yer yoktur dinde,
Gidip bulmalı ilmi Çin’de,
İmanlı gönül güçlü, zinde…
Taviz verme ki cennet bulsun.
01.02.1986
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI
Gel, ışıklandır bu hayatı,
Risale-i Nur Külliyatı.
Deli gönlümün tek muradı
Risale-i Nur Külliyatı.
Dünya karanlık, bak birader,
Sanki bir hücre, ya da makber;
Buldum, kurtuldum ben bir rehber,
Risale-i Nur Külliyatı.
Bediüzzaman müellifi,
Dinsizlik O’nun muhalifi,
Hızla artıyor bak telifi,
Risale-i Nur Külliyatı.
Zayıf imana güçlü destek,
Dinsizliğe en büyük köstek,
Gönüllerde hep aynı istek,
Risale-i Nur Külliyatı.
Millete rahmet, selamet Bu,
Miftah-ul iman, alamet Bu,
Asrın ziyası, keramet Bu,
Risale-i Nur Külliyatı.
Büyük ve küçük risaleler
Gönül coşturan şelaleler,
Cennet kokusu bu laleler,
Risale-i Nur Külliyatı.
Bunda muhabbet, hem uhuvvet,
Temizler varsa kin, adavet,
İman kalesi buldu kuvvet
Risale-i Nur Külliyatı.
Çeşmedir akar huşu, ihlas,
İsterim içsin, şu küllü nas,
Bu bir rahmettir, bize miras
Risale-i Nur Külliyatı.
Aine-i nur, desti Kur’an,
Bu pencereden esti Kur’an,
Beyandır bunda kast-ı Kur’an,
Risale-i Nur Külliyatı.
Ta! Medrese-i yusufiye
Denen yerlerden bu hediye
Gelmiş, hak yolu bulun diye,
Risale-i Nur Külliyatı.
Hakka en yakın bir yol budur,
Gir bu meclise sen de otur,
Diller, bülbüller bunu okur
Risale-i Nur Külliyatı.
Eminim, ben bir biçareyim,
Bu meclis nere… ben nereyim?
Sen tut elimden, çek, gireyim,
Risale-i Nur Külliyatı.
17.02.1986
EĞİT BENİ
Bulandı suyum, bulandı,
Orda burda çok dolandı,
Haram şeylerde yalandı,
Önünde bent olamadım.
Gidip geldi riyakârca,
Alıp verdi hilekârca,
Amelleri günahkârca,
Önünde bent olamadım.
Aldı beni, sürükledi,
Yangını hep körükledi,
Dur deyince de kükredi,
Önünde bent olamadım.
Doğru dedi eğrilere,
Aldırmadı ağrılara,
Kul etti çok tanrılara,
Önünde bent olamadım.
İnandım ki şifa sende,
Nefsim ölecek sayende,
Gelirim ben, git desen de…
Tut elimden gavsım benim.
Öldür beni, erit beni,
Dergahında eğit beni,
Değirmende öğüt beni,
Tut elimden gavsım benim.
1998
RAMAZAN GELDİ
Nefsin saltanatı mide doyurmak,
Nefsi yok edecek Ramazan geldi,
Yeni bir saltanat kalbi doyurmak,
Gönlü tok edecek Ramazan geldi.
29.04.1987 (1 Ramazan)
GEÇ ANLAMIŞ
Bu hayat sandığımdan çok kısaymış,
Bu deli gönül çok geç anlamış.
Uzun sanarak hoyratça yılları saymış,
“Güzellere bak, tek tek seç” anlamış.
“Günlük kazan, günlük ye doy”
“Bulamazsan sağdan, soldan çal, soy”
Ölümsüz dünyayı dolaş boy boy”
“Bu tatlı hayatı iç” anlamış.
“Aldırma dünyaya yaşa usul usul”
“Menfaat icabı sevgiye sokul”
“Bazen aç şişeyi, kafayı bul”
“Çileden, kederden geç” anlamış.
“Bu dünya, bu gençlik yaşasın”
“Sen ağasın gönül, sen paşasın”
“Dokunmayan yılan bin yaşasın”
“Fark etmez kalleşçe kaç” anlamış.
Gafil gönül ne kadar serseri!
“Yaşa” diyor, “gençlik gelmez geri”
Karşıda görürken gerçekleri,
“Boş ver, onların hepsi hiç” anlamış.
Bakmış ki bir alem daha varmış,
Sahibine iltica, muhabbet karmış,
Emin ise aval aval bakarmış,
Karı zararı çok geç anlamış.
06.05.1984
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder